19 Mart 2015 Perşembe

Günün Sürprizi - İhanet Yılları

Kadıköy İmge Sahaf'ta karşıma çıktı. Ülkü Tamer çevirisiyle Cem Yayınevi, 1975 baskısı: "İhanet Yılları - Amerika'ya Karşı Çalışmaları Araştırma Komitesi'nin Tutanakları".
Türkiye'de her dönem okunası bir kitap, hiç eskimiyor.
1947 - 1956 yılları arasını kapsayan tutanaklarda ifadesi alınmayan yok gibi: Edward Dmytryk, Ayn Rand, John Howard Lawson, Lillian Hellman, Gary Cooper, Elia Kazan, Bertolt Brecht, Arthur Miller...
Senatör Joseph R. McCarthy'nin Lincoln Günü nedeniyle 9 Şubat 1950'de West Virginia'da küçük bir kasabada bir grup Cumhuriyetçi kadına yaptığı konuşma, Amerikan siyasetini 50'lilerden itibaren   tamamen etkisi altına alacak olan yaklaşımın başlangıcı oldu. Konuşmasında Dışişleri Bakanlığı'nda  205 komünistin olduğunu söyleyen McCarthy kanıt olarak şöyle diyordu:"Komünist Parti üyesi olan Dışişleri Bakanlığı çalışanlarının isimlerini burada teker teker sayıp vakit harcayamam ama işte burada elimdeki listede Bakanlık tarafından bilinen ancak hala ülkemizin dış politikasını belirlemeye devam eden komünistlerin isimleri var." Cebinden çıkardığı kağıdı kalabalığa sallayan McCarthy, o listeyi hiçbir zaman gösteremedi ama komünistlerin sayısı dört günde 205'ten önce 4'e indi sonra 57'ye çıktı. 10 yıl içinde de ülkede ifade vermeyen aydın kalmadı.

Brecht'in bildirisinden, Einstein'ın mektubundan ve Miller'ın ifadesinden tadımlık niyetine:

"Amerikan halkı, kültür alanındaki düşünce alışverişinin kısıtlanmasına ya da özgür olması gereken sanata karışılmasına izin verirse çok şey yitirir.  Tehlikeli bir dünyada yaşıyoruz. Öyle bir uygarlık çağındayız ki, varlık içinde yaşayabilecek insanlık yoksulluk çekiyor. Büyük savaşlar geçti başımızdan; söylendiğine göre gelecekte daha büyük savaşlar olacak. İnsanlık yeryüzünden silinip gidebilir. Bu dünyadaki son insanlar bizler olabiliriz.
İnsanoğlunun işini atın yapmaya başladığı çağlardan bu yana, üretim alanında büyük gelişmeler görülemedi. Her yeni düşüncenin dikkatle, özgürce incelenmesi gerektiğine sizler de inanmıyor musunuz? Sanat o düşünceleri daha da açıklığa kavuşturur, daha da soylu kılar." 30 Ekim 1947'de Komite'ye ifade veren Brecht'in okutulmayan bildirisinden.

"Bu ülke aydınlarının karşı karşıya bulunduğu durum son derece ciddidir. Gerici politikacılar, bütün aydınlara kuşkuyla bakılmasını sağlamakta başarılı olmuşlardır. Bu başarıdan sonra, şimdi öğretme özgürlüğünü baskı altına alma ve kendilerine boyun eğmeyenleri aç bırakma çabalarına girişeceklerdir.
Aydınlar azınlığı, buna karşı ne yapmalıdır? Gandi'nin yolunu izlemek, onlarla işbirliği etmemek doğru olur kanısındayım. Yanıklık etmek için çağrılanlar, Komitenin önüne çıkmamalı, gerekirse cezaevine girmeyi, parasız kalmayı, ülkenin çıkarları uğruna kendi çıkarlarından olmayı göze almalıdırlar." Albert Einstein'ın 12 Haziran 1953'te New York Times'ta yayımlanan mektubundan.

"Özgürlüklere sınır çizmeye başlanırsa sonu gelmez bunun. Dengeyi halkın sağduyusu sağlayabilir ancak. Sınırsız özgürlükten yanayım; edebiyata baskı, çok kötü sonuçlar doğurabilir. Sovyetler Birliği'nde yirmi beş yıldır bir tek değerli eser yazılamadı." Arthur Miller'ın, 21 Haziran 1956'da Komite'deki konuşmasından.

Kitabı karıştırırken tam da aynı dönemde Türkiye'deki komünizm karşıtlığını ve Soğuk Savaş ideolojisinin Türkiye düşünce dünyasına etkilerini kapsamlı şekilde ele alan Cangül Örnek'in "Türkiye'nin Soğuk Savaş Düşünce Hayatı - Antikomünizm ve Amerikan Etkisi" (Can Yayınları) adlı kitabıyla karşılaştım. Türk Sosyal Bilimler Derneği "Genç Sosyal Bilimciler" ödülünü kazanan çalışmanın yazarı Örnek, Maltepe Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler dersi veriyor. Arka arkaya okununca düşünce dünyanız ne olur bilmiyorum ama toplumsal belleğe iyi geleceği kesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder