8 Nisan 2015 Çarşamba

Bologna - En Güzel Kitaplar Diyarı

Gecikmeli de olsa Bologna ile ilgili yazmadan olmaz... Hasta gittim hasta geldim ve maalesef tam istediğim gibi de gezemedim ama hem Bologna hem de fuar sürprizlerle doluydu.
Şehrin, havanın güzelliğini, üniversite ortamının getirdiği canlılığı ayrı bir gezi yazısı yapabilirim her an ama bu yıl 52. kez düzenlenen Bologna Uluslararası Çocuk Kitapları Fuarı'nın büyüsü de başkaymış meğer.
Bir kere Alis'in 150. yaşgünü olması bile tek başına geçerli neden bence Bologna'ya gitmek için. Onun yanına bir de sürekli sizi şaşırtan o bitmeyen çizimler, desenler, hikayeler gelince hep burada kalsak deyiveriyorsunuz.

Bu kadar yıldır fuar yapıp üstelik kitapların giderek dijitalleştiği zamanlarda bu dinamizmi hiç kaybetmemek, yenilikler bulmak ve heyecanı korumak başarı sanırım. Ben ilk kez gittim Bologna'ya ama anladığım her yıl yeni bir köşe, yeni bir etkinlikle ilgiyi korumayı başarıyor Bologna.
Alis'in ilk basılan kitabından bu zamana kadar ünlü kim varsa herkesin kendi Alis'ini resmettiği kitaplara bakmak bir ayrıcalıktı mesela. Ya da bu yıl ilk kez bir köşeye kurulan "Sessiz Kitaplar" Sergisiyle hikaye anlatmak için söze ihtiyaç olmadığını hatırlamak da öyle.

Fuarın kalbi, ruhu, rengi, neşesi gibi bir şey bu çizerler… Hemen girişteki geniş alanda kurulan  “Çizerler Sergisi”nde yer alabilmek için bu yıl 60 ülkeden 3000 çizer 15 bin çalışmayla başvurmuş. Bu listeye Türkiye’den katılan sadece dört isim gördüm. Bu nedenle, uluslararası jüri tarafından  sergiye seçilen 77 çizer içinde Türkiye’den hiç isim olmaması şaşırtıcı değil belki ama bundan sonraki yıllarda daha fazla çizerimizin böyle bir uluslararası ortamda yayın dünyasıyla buluşma fırsatı bulacağına, perilere inandığım kadar inanıyorum ben. Üstelik bu yıl ilk kez halka açılan serginin Bologna‘dan sonra Japonya ve diğer ülkelere de gidiyor olması belki gelecek yıllarda Türkiye’den yapılacak başvuruların artışına da vesile olur, kimbilir.

Yani uzun lafın kısası ben en çok çizerlere hayran kaldım tabii ki çocuk kitapları arasında, bir de Uzakdoğu'nun kalabalığına. O kadar çok yayıneviyle, o kadar çok yazarla katılmışlardı ki fuara kıskanmamayı başaramadım. Harika çizerlerimiz var bizim de, neden gizlediğimizi de bir türlü anlayamadım.
Seneye Bologna'da konuk ülke Almanya olacakmış. Şahane bir çocuk edebiyatına sahip olan Almanya'yı Bologna'da görmek bence çok ama çok iyi gelecek.

 
Bunlar da sokakta gözüme çarpanlar: