
Şehrin, havanın güzelliğini, üniversite ortamının getirdiği canlılığı ayrı bir gezi yazısı yapabilirim her an ama bu yıl 52. kez düzenlenen Bologna Uluslararası Çocuk Kitapları Fuarı'nın büyüsü de başkaymış meğer.
Bir kere Alis'in 150. yaşgünü olması bile tek başına geçerli neden bence Bologna'ya gitmek için. Onun yanına bir de sürekli sizi şaşırtan o bitmeyen çizimler, desenler, hikayeler gelince hep burada kalsak deyiveriyorsunuz.


Fuarın kalbi, ruhu, rengi, neşesi gibi bir şey bu çizerler… Hemen girişteki geniş alanda kurulan “Çizerler Sergisi”nde yer alabilmek için bu yıl 60 ülkeden 3000 çizer 15 bin çalışmayla başvurmuş. Bu listeye Türkiye’den katılan sadece dört isim gördüm. Bu nedenle, uluslararası jüri tarafından sergiye seçilen 77 çizer içinde Türkiye’den hiç isim olmaması şaşırtıcı değil belki ama bundan sonraki yıllarda daha fazla çizerimizin böyle bir uluslararası ortamda yayın dünyasıyla buluşma fırsatı bulacağına, perilere inandığım kadar inanıyorum ben. Üstelik bu yıl ilk kez halka açılan serginin Bologna‘dan sonra Japonya ve diğer ülkelere de gidiyor olması belki gelecek yıllarda Türkiye’den yapılacak başvuruların artışına da vesile olur, kimbilir.

Seneye Bologna'da konuk ülke Almanya olacakmış. Şahane bir çocuk edebiyatına sahip olan Almanya'yı Bologna'da görmek bence çok ama çok iyi gelecek.
Bunlar da sokakta gözüme çarpanlar:

